Deuce Korttan Notlar

Beş sene kadar önce antremanman bilimi ve bu konuda çok önemli bir yer tutan periyodizasyon konusunda biraz kafa patlamıştım. Hatta periyodizasyon için küçük bir takvimlendirme ve raporlama web uygulaması yazma fırsatım olmuştu. O zamanlardan periyodizasyonun tenise uygunluğu ile ilgili kafamda bazı sorular belirmişti. Genel anlamda Bompa ve Matveyev'in belirlediği yarışmaya hazırlık antreman takvimlerlendirmesinde en önemli noktanın yukarıdaki resimde gösterilen kesişme olduğunu biliyorum. Şiddet yarışma zamanında doğru artarken, dayanıklılık depolayan kapsam düşmektedir. Sadece Grand Slam anlamında bile sene içinde dört ayrı ayda (Ocak, Mayıs, Temmuz ve Ağustos) yapılan turnuvalarda nasıl mantıklı bir antrenman döngüsü oluşturulabilir ki? Evet periyodizasyon ile beraber sene içerisinde birden fazla peak nokta yakalanabilir ama bu yüksek noktaların dört'den daha fazla farklı zamanda yakalanabilmesi nasıl gerçekleştiriliyor profesyonel tenişçiler için?!?... Ayrıca sadec

Merkez nokta stratejisi yazısında, vuruş sonrası nerede pozisyon almamız gerektiğini belirten bir teoremden bahsetmiştim. Bu yazıda rakip merkez nokta pozisyonuna doğru hareketlenirken kullanabileceğimiz bir vuruş tekniğinden bahsedeceğim. Aşağıda ilk vuruşumuz rakibi duece kortunun yan çizgisine atıyor. Yanlız bu vuruşu yaparken dikkat . Eğer rakip topla buluşma noktasına yakınsa ve gönderdiğimiz top havada asılı kalacak şekilde yavaşsa, rakip adına rahat bir winner gelebilir. Diyelim ki rakibimiz aşağıda 2inci vuruş olarak gösterilen şekilde paralel bir top atmaya çalıştı ve merkez noktaya dönmeye çalışıyor. İşte bu durumda, vuruşu yaptığı noktaya yakın bir yere, ayaklarına doğru topu gönderebilirsek, yanlış ayakta yakalayıp, futbol deyimiyle rakibi kontrpiye'de (bu kelimeyi hayatımda ilk defa yazıyorum) bırakabiliriz. Tenis gerçekten de, milisaniyeler içinde oynanan bir satranç karşılaşmasına benziyor. Tabi bu stratejileri doğru uygulayabilmek için; sakinlik, iyi bir tekn

İşte bütün mesele bu... :) Slice, servis dahil en fazla zorlandığım vuruş biçimi. Bunda fazla Federer-Youtube izlememin etkisi büyük. İki türlü underspin backhand tekniği olduğunu görüyorum. 1950'lerden izlediğim video'larda Ken Roselwall'ın kullandığı biraz fazla eski olsa da tam anlamıyla bir slice backhand. Slice'ı az ama... 1999'a gelelim şimdi. Steffi Graf'ın slice backhand'i.. Ken Rosewall tarzı, biraz daha agrasif tabi. Bir de şimdi Federer'in backhand chop'unu görelim. Evet slice backhand demeyeceğim buna... Çünkü bu vuruş başlangıcından itibaren farklı. Daha sert bir kesme hareketiyle kol vücudu boydan boya geçiyor. Ciddi bir el-göz koordinasyonu lazım.   Peki neden Federer ve diğer modern (post-modern?) tenis sporcuları bu vuruşu kullanıyorlar. Neden "servis sonrası volley için öne koşma" devri bittiyse aynı sebeple.. Çünkü base-line oyununda sporcular çok güçlü. Ağır topspin ve hızlı topları etkili bir şeki

Tenis oynama motivasyonum her zaman üst seviyede kalmıyor. Sonradan öğrenilmesi, teknik yetersizlik, dolayısıyla hızlı gelişim gösterememe ayrıca hayat akışı vb. arada sırada hevesimin yerlerde sürünmesine yol açıyor. Bu gibi durumlarda ekstra motivasyon sağlaması açısından bazı yollar deniyorum. Aşağıdaki gibi... Samsung Gear Sport gerçekten etkileyici bir akıllı saat. Eforunuzu ve sağlık durumunuzu gösteren bir çok fonksiyonu var ve güzel. Yeni bir tenis raketi, ayakkabı veya giysisi de yine motivasyonu arttıran etkenler. Ancak motivasyonu her zaman yukarıda tutmak için bu kadar para harcamak çok mantıklı değil ;). Dolayısıyla tenis ile ilgili bir kitap da aynı etkiyi gösteriyor. Bir ara aldığım ve okuduğum kitapları da paylaşacağım.  Veya hiç denemediğiniz bir vuruş tipine çalışmak (biting slice, tek el backhand veya çift el backhand gibi...) da oyunda kalmamı sağlayan etkenlerden. Başka? Yeni bir titreşim engelleyici veya over-grip. Başka

Genellikle sabahları oynuyorum tenis ama nadiren akşam bile olsa, oynamaya başlamadan ne kadar önce birşeyler yemem gerektiği hakkında birşeyler yazmak istedim... Patlayıcı güç gerektiren ve anaeorobik bir egzersiz olan tenis, fazla miktarda glikojen gerektiriyor. Yani yüksek miktarda karbonhidrat, orta miktarda protein ve az miktarda yağ içeren bir diyete ihtiyacımız var.   Vücudumuzun alışmış olduğu ve kolaylıkla sindirilebilen yiyecekleri tüketmek en mantıklısı. Orta miktarda protein ağırlıklı bir sandviç işi görecektir. Ama tecrübelerime göre fazla olmamak kaydı ile 3 saat öncesinden birşeyler yenmeli (örneğin yukarıdaki resim; hem içerik hem de büyüklük olarak). Aksi halde oynamamı ve zaten çok olmayan dayanıklılığımı etkileyen bir rahatsızlık yaşıyorum... Zaten sabah yaptığım spordan 3 saat öncesinde birşeyler yemek için kalkmam pek mümkün olmuyor, dolayısıyla bu durumda miktarı yarısına düşürmek işe yarıyor. Okuduğuma göre, bu sporu tok yerine aç karna yapmak çok d

Rakibi hataya zorlamak için kullanabileceğimiz yöntemlerden biri de, topu kortun sağına veya soluna göndermektir. Vuruş için hareket etmesi gerekecek rakibin hem yorulmasını hem de hareketli iken doğru vuruşu gerçekleştirememesini bekleriz. Aynı şey bizim için de geçerli, dolayısıyla vuruşumuz sonrasında doğru pozisyona hareketlenmemiz ve rakibin bizi zora sokmamasını sağlamamız gerekir. Diyelim ki (yeşil biziz), cross-court bir rally sonucu topu deuce-court'ta yine rakibin sağına göndermeyi başardık. Bu noktada olaya rakibin topu en uç iki noktaya gönderebileceği gözü ile bakmalı ve buna göre bir sonraki pozisyonumuza doğru hareketlenmeliyiz. Hareketleneceğimiz yer acaba base-line çizgisinin tam ortası mı olmalı yoksa başka bir yer mi ? Soru bu... Bu sorunun cevabı başka bir yer , hatta bu noktaya bir isim de vermişler; merkez nokta pozisyonu . Rakibin topu gönderebileceği yerlerden birini, zor ama yeteneğine göre pek ala gönderebileceği, 1 ile işaretledim (down-the-line,

En estetik ama kontrolü zor vuruş tiplerinden biri tek el backhand. Denemeye başladım ve verdiği his çok iyi. Bir kere pozisyon itibarı ile vuruş anında kafayı topun hemen gittiği yöne doğru çevirmeme engel oluyor ve bu, gelen topa ve vuruşa daha fazla odaklanmama yarıyor. Daha derin ve soluma giden topları rotasyon itibari ile çift elden daha kolay olduğundan, tek el ile daha rahat çıkarabildiğimi düşünüyorum. Sağ kolu daha da güçlendireceğini düşündüğümden, berbat vurduğum slice'lar da işe yarayacağını hissediyorum. Diğer taraftan, kontrolü çok çok daha zor. Çift el ile iyi odaklandığımda daha güçlü ve dahası doğru vuruşlar çıkarılabiliyorum. En azından benim için diyecektim ama okuduğum kadarı ile Top 100'de bulunan erkek sporcuların, %80'ı çift el backhand kullanıyormuş. Top 10'da ise %60. Artık burdan ne sonuç çıkarılacaksa... Son olarak gripten bahsedeyim. Stan the Man izlediğim kadarı ile Western kullanıyor, en kötü Continental. Ama kesinlikle Semi-Wes

Hemen hemen bütün vuruş tiplerinin etkisini arttıran en önemli olgulardan biri; Sar ve Bırak. Sadece üst vucüdun değil, aynı zamanda ayaklar ve bacaklardan gelen kuvvet. Aslında olan şey elastik potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüştürülmesi... Örneğin çift el backhand. Aşağıdaki resimde bu sarma sürecini görüyoruz. Bu sürecin sonunda biriken potansiyel enerji maksimum seviyede. Daha sonra kinetik enerjiye dönüşüyor ve topa aktarılıyor. Yani ne kadar iyi "sarma", o kadar hızlı top... Benzerliği (biraz daha fazla noktada enerji aktarımı olsa da...) topaç oyuncağında da görebiliriz. İpin topca sarılması ve sonrasında hızlıca bırakılması sonucunda, topaç hızla dönmeye başlıyor.

Aşağıdaki kort çiziminde kırmızı bölge "no man's land" olarak adlandırılıyor. Vuruş için bulunulmaması gereken bölge. Çünkü bizi bu bölgede yakalayan rakibin sayıyı alması için birden fazla etkili vuruş yapma şansı var. Özellikle topu hızlı bir şekilde, tepki vermemize fırsat olmadan ayaklara doğru gönderme. İlk vuruşumuz bu alandan olabilir. Mesela yaklaşma vuruşları için etkili bir alan burası. Ancak hemen bu vuruşların ardından, ya öne doğru servis çizgisinin ötesine geçmeliyiz veya base-line çizgisinin hemen arkasına. Yani ikinci vuruş için de bu alanda beklemek hata. Yine de bu alanda hiç topu karşılamayacağımızı düşünmek hayal olur, hele hele benim için. Dolayısıyla half-volley (pickup), volley, smash vuruşlarını da bir nebze olsun buralardan deneyip, hazır olmak lazım.

Dirseğiniz temas halindeyken avuç içi yukarı bakacak şekilde kolunuzu masaya koyun. Şimdi avuç içiniz tamamen masanın üstüne kapanacak şekilde ön kolunuzu çevirin. Bu harekete pronation deniyor ve servis hareketlerinin temel ve etkili bir parçası. Bu hareketi bir çok elle ve topla oynanan sporun atış hareketlerinde görüyoruz; basketbol, hentbol, beyzbol ve tenis. İlk bakışta ve uygulayışta çok doğal gelmiyor bu hareket, çünkü topu kortun içeri sokmaya çalışırken raketi dışına çevirmek nasıl oluyor da işe yarıyor? Bu ön kolu dışardan içe çevirme hareketi aslında topun yönü ile değil, topa daha kuvvetli vurma ile ilintili. Zaten ivmesinı almış vücut rotasyonu ve kol'un yanında ayrıca pronation hareketi ile kısa mesafede extra bir ivme artışı daha kazanıyoruz. Doğru kullanıldığında gerçekten servislerinizin hızının arttığını görebilirsiniz.

4 gün önce tenis oynarken, çıkardığım mükemmel bir topspin :) titreşim önleyicinin raketimden fırlamasına neden oldu. Uzun zaman aramama rağmen kortta izine rastlamayınca, titreşim önleyici olmadan devam ettim ve hemen hemen hiç bir farklılık duymadım, sesdeki değişiklikler de dahil. Belki de kulaklarım eskisi gibi işitmiyor... Dahası yeni bir tane almayı unuttuğumdan, şok önleyici olmadan dün derse katıldım. Gground-stroke, volley, slice denemeleri ve hatta sonunda servis atmak dahil eksikliğini hiç bir şekilde hissetmedim. Acaba ne kadar işe yarıyor bu küçük şirin aletler? Öncelikle raketin boğaz kısmındaki "cross" denilen dikey tellere takılıyor (Yatay olanlara "main" deniyor). Buraya takılması sanırım aynı zamanda bir kural. Yine okuduğuma göre titreşim engelleyiciler, raketin veya çerçevesinin değil sadece takılı olduğu 3-5 telin vibrasyonunun yumuşamasında işe yarıyor . Ayrıca en önemli özelliği topla buluşan tellerden çıkan sesin daha tok b

Diyelim ki, rakibimle cross-court bir rally yapıyorum. Ve rakibim, güç eksikliği veya hatalı bir dropshot nedeniyle topu servis çizgisin biraz ilerisine gönderdi. Topa yetiştim ve topu filenin hemen önüne, rakibin deuce-court 'una göndermeyi başardım ama ne yazık ki etkili bir şekilde değil. Rakibim topa yetişebilecek ve ben No Man's Land 'deyim. Nerede karşılama pozisyonu almalıyım? Öncelikle topa vurduğum yerden çabucak çıkmalıyım, çünkü rakip topu ayağıma doğru atabilirse, karşılamam çok zor olacaktır. Ayağa doğru atılan toplar hakkında başka bir yazı yazmam lazım. Ok, ortaya ama baseline'a doğru geri çıkmayı denesem,  topu izlemem gerektiğinden doğru pozisyona yetişemeyebilirim. Ama doğru zamanlama yapabilirsem ve servis çizgisine çok yakın değilsem bu bir alternatif. Daha mantıklısı ve hücumcu anlayışta olanı aşağıda gösterdiğim gibi fileye rakibimin deuce-court'una doğru iyice yaklaşmak olabilir. Bu şekilde hem topa yetişmeye çalışan rakibimi baskı altı

Çantadan dışarı çıkan tenis raketinin sapını gördüğümde hemen çıkarıp salonda backhand, forehand, volley, slice ve servis hareketlerini denemeye başlıyorum. Ama bunları yaparken dikkat etmezsem küçük bir çocuk gibi problemlere yol açtığım da olmuyor değil. Hareketlerin büyük ve hızlı olması evde yapıldığında eşyaların kırılmasına, avizelerin patlamasına, duvar boyalarının soyulmasına sebep olabiliyor. Zor yollardan edindiğim bazı tecrübeleri listeliyorum; Öncelikle hareketlerim çapı hayal ettiğimden daha büyük. Bu yanlış küçük boyut algısının bir kısmı, kolun raketle birlikte arkaya açılmasının gözümüzün görememesinden kaynaklanıyor. Ayrıca sadece kol boyu değil, raket boyu da bu uzunluğa büyük katkıda bulunuyor (extra ~70cm). Hareketlerin az eşyalı bir odada olması büyük avantaj. Bunun yanında hareketleri yapmadan önce uyulması gereken en önemli kural, hareketin, küçültümeden, yani gerçekçi bir şekilde ama çok yavaş gözle izlenerek önizleme/preview yapılması :) Bir yere çarpıp çarp

Tenis oynamak ve hakkında okumak şimdilik çok keyifli. Oyunda ilerlemenize veya belki de aldığınız keyfi devam ettirmenize yarayabilecek, kendime göre öğrenirken dikkat edilmesi gereken bazı önemli maddeleri sıralamak istiyorum.   Eğitmen: Her ne kadar toplu belediye dersleri eğlenceli olsa da hem kalabalık olmaları hem de sürelerinin kısıtlı olması nedeniyle, eğer tekniğinizi ve hatta dayanıklılığınızı bir seviye daha ilerletmek istiyorsanız özel ders almanızı öneririm. Hocanın da iyi bir oyuncu ve/veya iyi bir eğitimci olmasına dikkat etmekte fayda var. Youtube: Bir çok kaliteli eğitim, tecrübe, maç videosu bulunuyor. Özellikle 3-5 tane kanalı takip etmenin faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Kaliteli yavaş, arka plan, yan plan antrenman ve maç pozisyon çekimleri ise hareketlerin çok hızlı gerçekleştiği bu sporda gerçekten neler olduğunu göstermeleri açısından eşsiz. İlerleme: Kötü gerçekleştirdiğiniz bir vuruşunuzun üzerine kesinlikle gitmelisiniz. İnat etmekte fayda yok. To

FatBoy Slim'in milenyum'da çıkmış bir klibinin ismi: Push The Tempo . Müzik şahaneydi ama onun dışında klibin hikayesi, teniste çok önemli olduğunu okuduğum ve tecrübe ettiğim bir strateji ile yakından ilgili. Tempoyu değiştirmek... Belirli bir kalitede oynamaya başladıktan sonra tenis, winner'lardan çok "az hata yapma" oyunu. Rakibi bizden daha fazla hata yapmaya itecek herşey önemli. Bunlardan biri de oyunun temposunu/hızını/yönünü değiştirebilmek. Çünkü oyun belli bir yönde/tempoda gittiğinde kas hafızamız taze kalıyor ve hata yapma ihtimalimiz düşüyor. Ama tempo/yön birden değiştiğinde yeni durumun yarattığı baskı ve muhtemel panik hata yapmaya daha açık bırakıyor bizi. Ayrıca aşağıda listelemeye çalıştığım vuruş teknikleri, gerçek tenis oynama :) arzumuzu elimizden alıyor. Moral bozuyor... Klipte müziğin etkileyici temposu kontrol edemedikleri için dinleyenleri ordan oraya savuruyordu. Ritim çok iyi. Peki hangi tekniklerle tempoyu değiştirebiliriz;